Bilimin doğası tek bir yöntemi dayatmasa da, özellikle biyoloji, fizik ve kimya gibi temel bilimlerde problemleri çözmek ve bilgi üretmek için genellikle takip edilen sistematik bir yol mevcuttur. Bu süreç, günlük hayattaki basit problem çözme adımlarına (örneğin, yanmayan bir ampulün nedenini araştırmak) benzer bir analitik düşünme mantığına dayanır. Bu adımlar, bir güve örneği üzerinden aşağıdaki gibi açıklanmaktadır:
Örnek Durum: Ormanda bir ağaç gövdesinde dinlenen ve kanatlarında baykuş gözüne benzer desenler olan bir güve gözlemlenmesi.
Resim: Güve kanatlarındaki desenler
Sıralama:
Bilimin doğasını ve işleyişini anlamak, yalnızca akademik bir merak değildir; aynı zamanda modern toplumda karşılaşılan karmaşık sorunları değerlendirmek için kritik bir araçtır. Aşıların güvenliği, küresel iklim değişikliğinin nedenleri veya beslenme rejimleri gibi konularda medyada yer alan çelişkili iddiaları değerlendirirken, bu bilgilerin bilimsel yöntemlere dayanıp dayanmadığını sorgulama yetisi kazandırır.
DNA'nın moleküler yapısının keşfedilme süreci, bilimin doğasının pek çok özelliğini bünyesinde barındıran önemli bir örnektir. Bu süreç, bilimsel bilginin zamanla nasıl değiştiğini, Watson ve Crick gibi araştırmacıların mevcut verilerden yaptıkları çıkarımların rolünü ve Rosalind Franklin'in farklı bir yaklaşımla elde ettiği verilerin nihai sonuca ne denli kilit bir katkı sunduğunu göstermektedir. Bu durum, bilimde farklı bakış açılarının ve iş birliğinin önemini vurgular.
Sonuç olarak, bilimsel süreç farklı disiplinlerde benzer temel adımları izlese de (gözlem, hipotez, analiz), kullanılan yöntemler disiplinin doğasına göre büyük farklılıklar gösterebilir. Bilimde tek bir doğru ve evrensel yöntemin olmadığını kabul etmek, bilimin esnek ve dinamik yapısını anlamanın temel bir parçasıdır.
Resim: Bir odadaki lambanın ışık yaymadığını fark etme
Bir odadaki lambanın ışık yaymadığını fark etme (Gözlem).
"Lamba neden yanmıyor?" sorusunun sorulması.
Öncelikle elektriklerin kesilip kesilmediği kontrol edilir. Odadaki veya evdeki diğer elektrikli cihazların (örneğin prizdeki bir cihaz) çalışıp çalışmadığına bakılır.
Veri toplama aşamasında elektriğin kesik olmadığı anlaşıldıysa, bir hipotez oluşturulur: "Lambanın ampulü patlamıştır (yanmıştır)". (Veya: "Anahtarı bozuktur" ya da "İletkenlerinden birinde sorun vardır").
"Eğer ampul patladıysa (hipotez), ampul değiştirildiğinde lamba yanacaktır (tahmin)".
Sorunun elektrikte olmadığı kontrol edildikten sonra, ampul değiştirilir.
◦ Bağımsız değişken: Lambanın ampulünün değiştirilip değiştirilmemesi.
◦ Bağımlı değişken: Lambanın yanıp yanmaması (ışık vermesi).
Ampul değiştirildiğinde lamba yanarsa, "Ampul patlamıştı" hipotezi desteklenmiş olur. Eğer lamba hala yanmıyorsa, hipotez gözden geçirilerek (örneğin "Anahtar bozuktur" hipotezi) yeni bir test (anahtarın kontrol edilmesi) yapılır.
Resim: Evdeki saksı bitkisinin yapraklarının solması
Evdeki saksı bitkisinin yapraklarının sarkmaya ve solmaya başladığını fark etme (Gözlem).
"Bu bitki neden soluyor?" sorusunun sorulması.
Bitkinin türünün ne olduğunu, ne kadar suya ihtiyacı olduğunu, en son ne zaman sulandığını, bulunduğu yerin sıcaklığını ve ışık miktarını kontrol etme.
Verilerinizi topladınız ve uzun süredir sulanmadığını gördünüz. Hipoteziniz: "Bitki, su eksikliği nedeniyle solmuştur."
"Eğer bitki su eksikliği nedeniyle solduysa (hipotez), bitkiye yeterli miktarda su verdiğimizde, kısa süre içinde canlanacaktır (tahmin)."
Bitkiye kontrollü bir şekilde su verme.
◦ Bu süreçte, bitkiye su verme durumu bağımsız değişken (araştırmacı tarafından değiştirilen) olarak kabul edilir.
◦ Bitkinin tekrar canlanıp canlanmaması ise bağımlı değişken (bağımsız değişkene bağlı olarak değişen) olarak kabul edilir.
Sulamadan kısa bir süre sonra bitkinin yaprakları tekrar dikleşir ve canlanmaya başlarsa, "su eksikliği" hipotezi desteklenmiş olur. Eğer bitki canlanmazsa, hipotez gözden geçirilir ve yeni bir hipotez (örneğin "Bitkinin yeterli ışığı yok" veya "Toprağı mineral eksikliği çekiyor") test edilmek üzere belirlenir.
Resim: İnternet bağlantısının yavaşlama sorunu
Normalde hızlı olan internet bağlantısının, bir video izlerken veya bir dosya indirirken aniden yavaşladığını fark etme (Gözlem).
"İnternet bağlantım neden bu kadar yavaş?" sorusunun sorulması.
Sadece kullandığınız cihazın mı yavaş olduğunu, yoksa evdeki diğer cihazların (telefon, tablet) internet hızının da mı düştüğünü kontrol etme. Modem ışıklarının normal yanıp yanmadığını kontrol etme.
Verilerinizi kontrol ettiniz ve evdeki tüm cihazların yavaş olduğunu gördünüz. Oluşturulan hipotez: "Modem/Yönlendirici aşırı ısınıyor veya arızalanmış olabilir." (Alternatif hipotez: "İnternet Servis Sağlayıcı (ISS) kaynaklı genel bir sorun var.")
"Eğer sorun aşırı ısınan modemden kaynaklanıyorsa (hipotez), modemi kapatıp birkaç dakika bekledikten sonra yeniden başlattığımızda hız normale dönecektir (tahmin)."
Tahmini test etmek için modemi tamamen kapatıp 5 dakika bekledikten sonra yeniden açma.
◦ Bağımsız değişken: Modemin yeniden başlatılması.
◦ Bağımlı değişken: İnternet hızının (performansının) değişip değişmemesi.
Modemi yeniden başlattıktan sonra hız testi yaptınız ve hızın normale döndüğünü gördünüz. Bu durumda, "Modemin aşırı ısınması veya geçici bir hata yaşaması" hipotezi desteklenmiş olur ve bu sonuç bir bilimsel kanıt olarak kabul edilir. Eğer hız düzelmezse, hipotez gözden geçirilir ve bir sonraki hipotez (örneğin "ISS'yi arayıp teknik destek almak gerekiyor" veya "Modem kalıcı olarak arızalandı") test edilmek üzere belirlenir.
Metinde bahsedilen bilimin doğasına ait üç temel özellik şunlardır:
◦ Bilimsel bilginin değişebilir olması: Bilimsel bilgiler kesin ve mutlak değildir; yeni bulgularla zaman içinde değişebilir.
◦ Bilimsel bilginin sosyal ve kültürel yapısı: Bilim, toplumun kültürel ve sosyal özelliklerinden etkilenir.
◦ Öznellik (subjektiflik): Bilim insanlarının kişisel bakış açıları, eğitimleri ve değerleri çalışmalarını etkileyebilir.
Teori ve kanun arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur; biri diğerine dönüşmez. Kanunlar doğal olayların "nasıl" gerçekleştiğini açıklarken, teoriler bu kanunları açıklayarak "neden" sorusuna cevap vermeye çalışır. Bu iki kavram birbirinden bağımsız ifadelerdir.
DNA yapısının keşfi, bilimin doğasının birkaç özelliğine örnek olur. Genetik bilgiyi hangi molekülün taşıdığının zamanla anlaşılması, bilginin "değişebilir" doğasını gösterir. Watson ve Crick'in, Rosalind Franklin'in verilerinden de yararlanarak çıkarım yapması, bilginin "çıkarımlara dayalı" olduğunu ve bilim insanlarının "farklı bakış açılarına" sahip olabileceğini gösterir.
Bu düşünce bir yanılgıdır çünkü bilimde tek bir doğru yöntem yoktur; farklı bilimsel disiplinler ve farklı araştırma soruları, farklı yöntemlerin kullanılmasını gerektirir. Örneğin fizikte deneysel modeller sıkça kullanılırken, sosyal bilimlerde gözlem ve anketler daha yaygındır. Bilimsel yöntemlerdeki bu çeşitlilik ve esneklik, bilimin doğasının bir parçasıdır.
Gözlem, bilimsel bir araştırmanın ilk aşamasıdır ve duyu organları veya çeşitli araçlar kullanılarak olayların ve süreçlerin sistemli bir şekilde incelenmesi yoluyla bilgi toplanmasıdır. Gözlemler, problemin belirlenmesine, hipotezlerin geliştirilmesine, deneylerin tasarlanmasına ve sonuçların yorumlanmasına yardımcı olduğu için kritik bir öneme sahiptir.
Hipotez, belirli bir durumun, olayın veya bağlantının nedenini açıklamak için sunulan bir önermedir. Bilimsel bir hipotezin en temel özelliği, deneysel yöntemler veya gözlemler kullanılarak test edilebilir, yani doğruluğunun ya da yanlışlığının ispatlanabilir olmasıdır.
Hipotez, bir olayı açıklamak için sunulan genel bir önermedir. Tahmin ise, bu hipotezin doğru olduğu varsayılarak akıl yürütme yoluyla çıkarılan ve test edilecek olan daha spesifik sonuçtur. Örneğin, "Göz desenleri avcıları uzaklaştırır" bir hipotez iken, "Eğer göz desenleri avcıları uzaklaştırıyorsa, bu desenlere sahip güveler daha az avlanır" bir tahmindir.
"Göz desenli güve" deneyinde, araştırmacının bilinçli olarak değiştirdiği ve etkisini araştırdığı değişken bağımsız değişkendir; bu da güvelerin "göz desenli olup olmama" durumudur. Bu duruma bağlı olarak değişen sonuç ise bağımlı değişkendir; yani avcı kuşlar tarafından yenilen veya hayatta kalan "güvelerin sayısıdır".
Eğer elde edilen veriler veya çıkarımlar kurulan hipotez ile çelişirse, hipotez tekrar gözden geçirilir ve gerekirse değiştirilir. Veriler hipotezi desteklemek için yetersiz kalırsa, yeni gözlemler veya deneyler yapılarak ek veriler toplanmaya çalışılır.
Öznellik, bilim insanlarının kişisel yaşantılarının, bakış açılarının, eğitimlerinin ve değer yargılarının yaptıkları bilimsel çalışmaları ve yorumlarını etkileyebileceği anlamına gelir. Bu nedenle, bilimsel bilginin mutlak olarak nesnel olduğu söylenemez, çünkü bilim insanlarının yorum ve çıkarımlarına bağlı olarak şekillenebilir.